annem: kendimi bildim bileli sadece iki elin parmakları kadar kitapla haşır neşir olduğunu gördüm. bunların yarısı sağlık, diğer yarısı kişisel gelişim üzerineydi. sonuç: annem sağlıksız sayılır ve kesinlikle geliştiğini söyleyemeyiz.
yakın arkadaşım 1: odasında bir sürü kitap vardı, sonra başucunda da olurdu, bazen çantasında. sonra kitaplarla ilgili tek laf etmemeye başladı. hayatı, evreni, atomu, uzayı tüm bu karmaşayı bir erkeğin ona anlattığı kadar öğrenmek belli ki ona cazip gelmişti. manikür, pedikür ve 'dostlarla' yapılması gereken 10 önemli kutlama dışında hemen hiçbir konuda kendine ait bir fikri olmadığına inanıyorum artık. bunu sadece okumaya nasıl bağladığıma gelince basit bir denklem kurdum, tek bilinmeyenli.. ortaya bu çıktı. okuyacak kitap veya kitap okuyacak zaman bulamıyorum bahanesi pek bayat olurdu..
yakın arkadaşım 2: elinde 3 kez kitap gördüm. ders kitabı dışında hiç kitap satın aldığını görmedim, duymadım. hatta bir kitaptan bahsettiğini de.. ben bahsettiğimde ise dünyanın en sıkıcı şeyinden söz ediliyormuş gibi dikkati dağılır ve 'sana çay filan getireyim mi?' diyerek beni her defasında hayretler içinde bırakırdı. istikrarlı kızdır vesselam.
yakın arkadaşım 3: çok sıkı bir okurdur. bunda eğitiminin mutlaka etkisi vardır, ama sürdürmek sadece eğitimle açıklanamaz. farklı türlerle arası var mıdır bilemem, ağırlıklı hikaye ve roman sever. ah bir de şu kişisel gelişim kitaplarından bahsettiğini işittim -atlatır umarım-
iş arkadaşım 1: kitabı etrafa caka satmak için okuyanlardan. uzatmıyorum.
iş arkadaşım 2: sadece paraya dönüştürebileceği şeyleri okur, okur görünür.
iş arkadaşım 3: tuhaf biri. henüz onu çözemedim. ama kitaplara sevgiyle bakışından tanıdım onu. biliyorum o da okumadan yapamayanlardan.
şimdi bunca saydım döktüm de ne işe yaradı? ben uzun zamandır film izlemiyorum.. ama edebiyat sinemanın anasıdır değil mi ya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder